Asendan aort anevrizması, kalpten çıkan ana atardamarın (aort) ilk bölümünde meydana gelen ciddi bir genişlemedir. Bu genişleme, damar duvarının zamanla zayıflaması ve elastikiyetini kaybetmesi sonucu oluşur. Genellikle belirti vermeden ilerleyen bu rahatsızlık, rüptür (damar yırtılması) gibi hayati riskler barındırdığı için erken tanı ve takip büyük önem taşır. Bu yazıda asendan aort anevrizmasının nedenlerini, belirtilerini, tanı süreçlerini ve tedavi seçeneklerini ele alıyoruz.

Asendan Aort Neresi?
Aort damarı, kalbin sol karıncığından çıkar ve tüm vücuda oksijenli kanı taşır. Aortun kalpten çıktığı ilk bölümü “asendan aort” (çıkan aort) olarak adlandırılır. Bu bölge, en yüksek kan basıncına maruz kalan aort segmentidir ve bu nedenle anevrizma gelişme riski daha fazladır.
Asendan Aort Anevrizması Neden Oluşur?
Asendan aort anevrizmasının gelişmesinde birden fazla faktör rol oynar. Bunlar arasında en sık rastlananlar şunlardır:
- Doğumsal Aort Kapak Anomalileri: Özellikle biküspid aort kapak (aort kapağının iki yaprakçıklı olması) taşıyan bireylerde risk belirgin şekilde artar.
- Bağ Dokusu Hastalıkları: Marfan Sendromu, Loeys-Dietz Sendromu ve Ehlers-Danlos Sendromu gibi genetik hastalıklar, damar duvarını zayıflatarak anevrizma oluşumuna zemin hazırlar.
- Ailevi Yatkınlık: Aort anevrizması öyküsü olan birinci derece akrabalarda görülme olasılığı daha yüksektir.
- Hipertansiyon: Sürekli yüksek tansiyon, damar duvarına uygulanan basıncı artırarak yapısal bozulmalara yol açar.
- İleri Yaş ve Erkek Cinsiyet: 60 yaş üzeri erkeklerde görülme sıklığı daha fazladır.
Belirtiler Nelerdir?
Asendan aort anevrizmaları çoğunlukla sessiz seyreder. Ancak anevrizma büyüklüğü arttıkça bazı belirtiler ortaya çıkabilir:
- Göğüs ağrısı veya baskı hissi
- Nefes darlığı
- Kalpte üfürüm (özellikle aort kapak yetmezliği gelişmişse)
- Nadiren, yutma güçlüğü veya öksürük
Bu belirtiler fark edildiğinde gecikmeden bir kardiyoloji uzmanına başvurulmalıdır.
Asendan Aort Anevrizması Nasıl Teşhis Edilir?
Tanı için en önemli adım klinik şüphedir. Belirti vermese bile risk grubundaki bireylerde düzenli kontrol önemlidir. Teşhis için kullanılan başlıca yöntemler:
- Ekokardiyografi (Transtorasik veya Transözofageal): Kalpten çıkan aort bölgesi doğrudan görüntülenebilir.
- BT Anjiyo: Aort çapının tam olarak ölçülmesine ve detaylı anatomik bilgiye ulaşılmasını sağlar.
- MR Anjiyo: Radyasyon içermeyen bir alternatif olup bazı özel durumlarda tercih edilir.
Bu görüntüleme yöntemleri ile genellikle anevrizmanın boyutu, genişleme hızı ve cerrahiye ihtiyaç olup olmadığı değerlendirilir.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Anevrizmanın çapına ve hastanın genel sağlık durumuna göre tedavi planı yapılır. Tedavi yaklaşımı şu şekildedir:
1. Takip ve İzlem
Aort çapı 4.5–5 cm arasında olan ve hızlı büyüme göstermeyen vakalarda belirli aralıklarla (6–12 ay) görüntüleme ile takip yeterlidir.
2. Açık Cerrahi (Greft Uygulaması)
Aort çapı 5.5 cm’nin üzerine çıkarsa veya büyüme hızı yılda 0.5 cm’den fazlaysa açık cerrahi önerilir. Bu yöntemde:
- Göğüs kemiği açılır.
- Kalp geçici olarak kalp-akciğer makinesine bağlanır.
- Genişlemiş aort bölgesi çıkarılır, yerine suni damar (greft) dikilir.
3. Hibrid Cerrahi Yöntem
Aort kapağı ve beyne giden damarlarla ilişkili anevrizmalarda hibrid teknikler tercih edilebilir. Bu yöntemde:
- Kalp durdurulmadan bazı damarlar bypass edilirken,
- Diğer bölgelere endovasküler greft yerleştirilir.
Takip Neden Önemlidir?
Aort anevrizması tedavisinde en önemli unsurlardan biri zamanında müdahaledir. Anevrizma çok büyümeden müdahale edilirse başarı oranı yüksektir. Ayrıca, biküspid kapak veya genetik hastalığı olan bireylerde cerrahi sınır daha düşük tutulabilir (örneğin 5 cm).
Asendan aort anevrizması, erken dönemde fark edildiğinde başarılı şekilde tedavi edilebilen, ancak ilerlediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir sağlık sorunudur. Risk faktörlerine sahip bireylerin düzenli kontroller yaptırması ve uyarı işaretlerini dikkate alması, hayat kurtarıcı olabilir.