Kalp damar cerrahı olarak son yıllarda bana en sık sorulan sorulardan biri şu:
“Ameliyatsız kalp kapak değişimi mümkün mü?”
Kısa yanıt: Evet, mümkün.
Her ne kadar geleneksel cerrahi yöntemlerle yapılan kapak değişimleri hâlâ en kalıcı ve etkili çözümler arasında yer alsa da, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bazı kalp kapak hastalıkları ameliyatsız yani girişimsel yöntemlerle de tedavi edilebilmektedir. Bu tedavilerde, kalp tamamen açılmadan ve hasta büyük bir ameliyat sürecine girmeden, damardan girilerek kapağa müdahale edilebilmektedir.
Kalbimizde Kaç Kapak Vardır?
İnsanın kalbinde toplam dört adet kalp kapağı bulunur. Bu kapaklar;
- Aort kapağı
- Mitral kapağı (her ikisi kalbin sol tarafındadır)
- Triküspit kapağı
- Pulmoner kapağı (bu ikisi ise kalbin sağ tarafında yer alır)
Bu kapakların her biri, kanın kalp içinde doğru yönde akmasını sağlar. Herhangi bir kapakta gelişen darlık ya da yetmezlik, ciddi kalp problemlerine yol açabilir. Neyse ki, her dört kalp kapağı için günümüzde farklı kateter bazlı tedavi seçenekleri geliştirilmektedir.

TAVI (Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu)
Ameliyatsız kalp kapak değişimi denildiğinde akla ilk gelen yöntemlerden biri TAVI’dir. Bu yöntem, özellikle aort kapak hastalıkları için geliştirilmiştir. En sık uygulanan senaryo, aort darlığı olan ve geleneksel açık kalp ameliyatı için yüksek risk taşıyan yaşlı hastalardır.
TAVI nasıl yapılır?
Bu işlem sırasında kasıktan girilerek bir kateter yardımıyla, mevcut hasarlı kapağın içine yeni bir biyolojik kapak yerleştirilir. İşlem genel anesteziye gerek kalmadan, lokal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Operasyon süresi daha kısadır ve hastalar genellikle 1–2 gün içinde taburcu edilebilir.
Mitral Kapak: Klip ve Kateter Yöntemleri
Kalp kapak hastalıkları arasında en sık görülenlerden biri de mitral kapak yetmezliğidir. Bu durumda ise cerrahi yerine klip yöntemi kullanılabilir. Tıpta MitraClip olarak bilinen bu teknikte, mitral kapağın iki yaprakçığı birbirine kliplenerek, kapak kaçağı azaltılır.
Son yıllarda, mitral kapak için de aort kapakta olduğu gibi tam kapak değişimini mümkün kılan kateterle kapak implantasyonu teknikleri geliştirilmiştir. Ancak bu yöntem henüz daha sınırlı merkezlerde uygulanmakta ve özel hasta gruplarında tercih edilmektedir.
Triküspit ve Pulmoner Kapakta Girişimsel Tedavi
Kalbin sağ tarafında bulunan triküspit kapak için de artık klip yöntemi kullanılabilmektedir. Bu işlem sayesinde, triküspit kapaktaki kaçak azaltılır ve sağ kalbin yükü hafifletilir.
Pulmoner kapak ise genellikle doğuştan gelen kalp hastalıklarında etkilenir. Bu durumda da kasıktan girilerek yerleştirilen biyolojik kapak protezleri ile pulmoner kapak fonksiyonları yeniden sağlanabilir.
Özellikle çocukluk çağında tedavi edilen konjenital kalp hastalıklarının ileri yaş döneminde tekrar müdahale gerektirmesi durumunda bu teknikler büyük avantaj sağlar.
Ameliyatsız Tedavilerin Başarı Oranı ve Kısıtları
Girişimsel yöntemler cerrahiye göre daha konforlu ve düşük riskli olsa da, henüz uzun dönem başarı oranları klasik açık kalp cerrahisi kadar yüksek değildir. Bu nedenle genç ve ameliyat riskinin düşük olduğu hastalarda genellikle cerrahi yöntemler tercih edilmeye devam edilmektedir.
Ancak ileri yaşta, ek hastalıkları bulunan, anestezi riski taşıyan veya açık cerrahiye uygun olmayan hastalarda ameliyatsız kalp kapak tedavileri çok değerli bir alternatiftir. Özellikle aort kapağında TAVI işlemi ile son derece yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
Erken Tanı Hayat Kurtarır
Kapak hastalıklarında erken tanı ve zamanında müdahale büyük önem taşır. Kalp kası fonksiyonu bozulmadan uygulanan tedaviler, hem hastanın yaşam kalitesini yükseltir hem de kalp yetmezliği gibi geri dönüşü olmayan komplikasyonları önler.
Gecikmiş tanı durumlarında ise kalp kası zayıflar, akciğer basıncı artar ve uygulanan tedavilerin başarısı azalır. Ayrıca hem cerrahi hem de girişimsel işlemler daha riskli hale gelir.
Ameliyatsız kalp kapak değişimi, uygun hasta grubunda uygulandığında etkili ve güvenli bir tedavi seçeneğidir. Gelişen teknolojiler sayesinde artık birçok kalp kapak hastalığı, büyük cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebilmektedir. Ancak her hastanın bireysel durumu değerlendirilerek en uygun tedavi yöntemi belirlenmeli ve süreç mutlaka kalp cerrahı tarafından yönetilmelidir.
Unutmayın: Erken tanı, doğru tedavi ve zamanında müdahale hayat kurtarır.